
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında açılan davalardan biri kapsamında 12 Haziran Perşembe günü yapılacak duruşmaya katılmadı. CHP’li İmamoğlu ve avukatları, duruşmanın son anda Silivri Cezaevi’ne alınmasını “hukuka aykırı” bularak boykot kararı aldı.
İmamoğlu’nun yokluğunda yapılan duruşmada, savcılık bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs suçlamasıyla 2 ila 4 yıl arasında hapis ve siyasi yasak talep etti. Duruşma 26 Eylül’e ertelendi.
Tutukluluk ve siyasi riskler
İmamoğlu, Mart ayında yolsuzluk ve terör bağlantısı iddialarıyla gözaltına alınan çok sayıda muhalif isimle birlikte tutuklanmıştı. Tutuklama kararı sonrası Türkiye genelinde son on yılın en büyük protestoları yaşanmıştı.
İmamoğlu, cezaevinden yaptığı açıklamada, “Bu duruşma, yargılamanın temel ilkeleriyle bağdaşmıyor. Böyle bir sürecin parçası olmayacağım,” ifadelerini kullandı.
CHP, duruşma yerinin yalnızca 24 saat kala Caglayan Adliyesi’nden Silivri Cezaevi’ne alınmasını eleştirerek bu kararın “hukuki dayanağı olmadığını” savundu. İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de süreci “siyasi baskı” olarak niteledi.
Siyasi yasak ihtimali ve seçim hesapları
Ekrem İmamoğlu, partisi tarafından 2028 seçimleri için resmen cumhurbaşkanı adayı ilan edilmişti. Hakkında açılan birçok dava, kamu görevinden men edilmesine yol açabilecek hükümler içeriyor. Herhangi bir mahkûmiyet, İmamoğlu’nun hem mevcut görevinden hem de adaylık hakkından mahrum kalmasına neden olabilir.
CHP’li belediyelere yönelik gözaltı ve dava süreçlerinin artması, kamuoyunda bu sürecin siyasi olduğu yönünde algı yaratıyor. Kamuoyu araştırmalarına göre toplumun önemli bir bölümü bu davaları siyasi müdahale olarak değerlendiriyor. Hükümet ise yargının bağımsız olduğunu ve davaların hukuka uygun şekilde yürütüldüğünü savunuyor.